Vahap SALMAN – 8 Temmuz 2021
“Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa, yerini değiştir ağaç değilsin”. -Jim Rohn-
Evet iyisiyle, kötüsüyle, sefasıyla, cefasıyla, sevgisiyle, kavgasıyla herşeyiyle bu memleket bizim. Önümde promter olmadan nasılda Nazım’dan, Edip Cansever’den, Yunus’tan, Mevlâna’dan, Âşık Veysel’den güzellemeler yapabiliyorsam yine önümde promter olmadan rantçılardan, hırsızlardan, ihale üç kağıtçılarından, milletin malına, parasına çökenlerden, tosuncuklardan, mafyalardan bahsedebiliyorum.
Biliyorum ki onlar da bu memlekette var oldular. Elleri öpülesi olanlarla bunlar arasında seçim yapmadan kıstas ne olmalı?
Bakın dağ yerinde, deniz, güneş, ay yerinde. Bize kalan ise doğru pozisyonda olmak. Bu kadar zor mu? Benim devletime aidiyetim devletimin beni ne kadar koruyup, kolladığına bağlıdır. Beni koyun gibi sağıp benden sağdığını yandaşına, oydaşına içiren bir devlete karşı nasıl aidiyetim olabilir? Benden IBAN isteyip duygumu sömürüp yolladığımız parayı çantalarla müteahitlere yediren bir devlete ben nasıl bağlı kalabilirim?
Benim hiç suçum yokken bir gece yarısı sokağa atan ve ağaç kökü yemeye mahkum eden, yerime liyakatsiz yandaşını dolduran bir devlete nasıl bağlı kalabilirim?
Bir devlette cinsiyetçi, eşitsizlik, ekolojik ve çevresel eşitsizlik , mezhepsel, inançsal eşitsizlik varsa, etnik eşitsizlik varsa, siyasal eşitsizlik varsa dogmatik ve hamasi söylemlerle beni sürekli aşağılayarak yoksayan bir devlete nasıl benim devletim diyeceğim?
Bizler ” yollar seni gide gide usandım, ayağıma diken battı gül sandım” diyen naif kültürlerin içinden geldik.
Ezmeyi de, ezilmeyi de, üzmeyi de, üzülmeyi de sevmeyiz.
Topuk vurduğun yerden bereket fışkıran bu toprakları ekinsiz çiçeksiz, böceksiz bırakmak bize gidin demektir. Öyleyse gideriz ağaç değiliz.